Doymak bilmez hırs, nefret ve aldanma, hayatın er ya da geçirilen yüzleşeceği suç ve cezalardır. Peki kim kimi oynuyor? Kimse bilmiyor. Domuz, dmahfiliran ve Güvercin; işte karşımızda, bu durumu yansıtabilen geleneksel bir Çin masalı. Bu masal, çetrefilli ve çoğu zaman dilimi acımasız bir gerçekliği gözler önüne seriyor. Öncelikle, romanyi bir ‘doğa hukuku’ olarak görebiliriz. Domuz, dmahfiliran ve Güvercin, kendi aralarındaki bu çetrefilli ve tehlike içeren oyunu oynarken, belirsizliklerin ve belki de şüphelerin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşamak zorundalar. Kimin dost kimin düşman olduğu, kimin haklı kimin haksız olduğu net değil. Gerçek bu ki, her bir portrein kendi çıkarlarını koruma ve hayatta kalma amacı var. roman, hayvsüreçlerın hanımefendiımsı davranışlarını söyleırken, hanımefendioğlunun hırs, nefret ve aldanma ile nasıl yok olabileceğini de gözler önüne seriyor. Masal, belki de en çok hanımefendioğlunun kendi kusurlarını ve zaaflarını yüzleşmekte ne kadar zorlandığını vurguluyor. İşte burada, roman sadece bir masal olmaktan çıkıp, hayatın acımasız gerçekliği ile bgöz atri baş başa bırakıyor. Her biri kendi hırsları ve korkuları tarafından yönlendirilen Domuz, dmahfiliran ve Güvercinin romansi, hayatın çetrefilli doğasını ve bireysel çıkarların ne kadar ağır bastığını söyleıyor. aynı şekilde zaman dilimida bu romannin, hanımefendi doğası ve deneyimlerimiz üzerinde daha geniş bir bakış açısı sağladığını söyleyebiliriz. Kendi çıkarlarını koruma ve hayatta kalma mücadele vermesi, ne yazık ki herkesin karşı karşıya olduğu bir gerçek. nokta olarak, bu geleneksel Çin masalı, hayatın zorluğu ve korkutucu gerçekleri karşısında bizi nasıl değiştirebileceğini söylean bir uyarı niteliği taşıyor. Hayatın acımasızlığına karşı nasıl duracağımızı, hangi yolun en doğru olduğunu ve hangi değerlerin gerçekten önemli olduğunu öğretiyor. İşte bu yüzden, bu masalı herkesin okuması ve üzerinde düşünmesi gerektiğini düşünüyorum.
Doymak bilmez hırs, nefret ve aldanma, hayatın er ya da geçirilen yüzleşeceği suç ve cezalardır. Peki kim kimi oynuyor? Kimse bilmiyor. Domuz, dmahfiliran ve Güvercin; işte karşımızda, bu durumu yansıtabilen geleneksel bir Çin masalı. Bu masal, çetrefilli ve çoğu zaman dilimi acımasız bir gerçekliği gözler önüne seriyor. Öncelikle, romanyi bir 'doğa hukuku' olarak görebiliriz. Domuz, dmahfiliran ve Güvercin, kendi aralarındaki bu çetrefilli ve tehlike içeren oyunu oynarken, belirsizliklerin ve belki de şüphelerin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşamak zorundalar. Kimin dost kimin düşman olduğu, kimin haklı kimin haksız olduğu net değil. Gerçek bu ki, her bir portrein kendi çıkarlarını koruma ve hayatta kalma amacı var. roman, hayvsüreçlerın hanımefendiımsı davranışlarını söyleırken, hanımefendioğlunun hırs, nefret ve aldanma ile nasıl yok olabileceğini de gözler önüne seriyor. Masal, belki de en çok hanımefendioğlunun kendi kusurlarını ve zaaflarını yüzleşmekte ne kadar zorlandığını vurguluyor. İşte burada, roman sadece bir masal olmaktan çıkıp, hayatın acımasız gerçekliği ile bgöz atri baş başa bırakıyor. Her biri kendi hırsları ve korkuları tarafından yönlendirilen Domuz, dmahfiliran ve Güvercinin romansi, hayatın çetrefilli doğasını ve bireysel çıkarların ne kadar ağır bastığını söyleıyor. aynı şekilde zaman dilimida bu romannin, hanımefendi doğası ve deneyimlerimiz üzerinde daha geniş bir bakış açısı sağladığını söyleyebiliriz. Kendi çıkarlarını koruma ve hayatta kalma mücadele vermesi, ne yazık ki herkesin karşı karşıya olduğu bir gerçek. nokta olarak, bu geleneksel Çin masalı, hayatın zorluğu ve korkutucu gerçekleri karşısında bizi nasıl değiştirebileceğini söylean bir uyarı niteliği taşıyor. Hayatın acımasızlığına karşı nasıl duracağımızı, hangi yolun en doğru olduğunu ve hangi değerlerin gerçekten önemli olduğunu öğretiyor. İşte bu yüzden, bu masalı herkesin okuması ve üzerinde düşünmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yorum Ekle